Hikmet Temel Akarsu
Sovyetler Birliği dağıldığında bağımsızlığına kavuşan Türki cumhuriyetler dolayısıyla iki yüz Milyon kişilik bir dil ailesine sahip olduğumuzu düşünmüştük ilk başta. Oldukça naif olan bu görüşün ne denli mesnetsiz olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Bağımsızlığına kavuşan Türk devletlerinin dillerini anlayamıyorduk. Kökende bazı birliktelikler var idiyse de her biri neredeyse tam birer yabancı dil konumundaydı. Turan hayalleriyle yetişmiş eski devir kuşakları için büyük bir hayal kırıklığıydı söz konusu olan. Bizlerse şaşkındık. Söz konusu soydaş ülkeler ile ilgili olarak o güne kadar içinde bulunduğumuz bilgisizlik ise tek kelimeyle çarpıcıydı.
90'lı yıllar ilk bağımsızlığın şokunun geçmesi, ortaya çıkan kaotik durumların çözülmesi, taşların yerine oturmasını beklemekle geçti. Bu süre zarfında ekonomik açılımlar dolayısıyla pek çok Türk şirketi bu ülkelere gitti, işler yaptı. Eğitim amaçlı mübadeleler oldu. Atılan her adım yüzyıllar içinde arada ne büyük boşluklar oluştuğunu gösterir mahiyetteydi. Buna mukabil tüm bu ülkeler arasında bir tanesi vardı ki onun dilini anlayabiliyorduk. Bu harika bir şeydi ama yetersizdi. Çünkü alfabeleri farklı, lehçeleri farklı, kültürel algıları farklı; fakat bize çok benzeyen insanlarla dolu bir ülkeydi Azerbaycan. Bu nedenle kültürel iletişimin başlatılması için en elverişli ülke gibi gözüküyordu. Nitekim bu alanda bazı müspet gelişmeler geç de olsa başladı.
2000'lerden itibaren çevirmen, filolog ve germanistik uzmanı Yasemin Bayer kendi kişisel çabalarıyla Türkiye ile Azerbaycan'ın kültürel iletişimine katkılar koyan kitaplar yayımlamaya başladı. Bunlar kimi zaman şiir kitapları (Haziranda Okunan Nağmeler, Selim Babullaoğlu), kimi zaman çeviri diyemeyip aktarma adını verdiği romanlar (Gelinlik, Hüseynbala Mirelemov), öykü kitapları (Sular Güneşe Şarkı Söylerken, Antoloji), kimi zamansa halk masallarının (Geleneksel Azerbaycan Masalları) Türkçeye aktarılması şeklindeydi. Yasemin Bayer son olarak önemli Azeri yazarların öykülerini alarak oluşturduğu Azerbaycan yazarları öykü antolojisini Türkçeye aktardı. Kitaba edebi çağrışımları yüksek, şiirsel de bir ad koymuş: Hazar Kıyısında Yerle Gök.
Hazar Kıyısında Yerle Gök, diliyoruz ki bu türden çalışmaların çoğalmasına ve ait olduğumuz dilsel ailenin diğer ülkelerine de yayılmasına vesile olur. Kitap bu türden ilhamlar verebilecek özelliklere sahip. Çünkü oldukça iyi düşünülmüş bir konsept üzerine kurulmuş. Türk yazarlardan Cengiz Bektaş'ın ve Azeri yazar Anar'ın önsözleriyle başlayan kitapta İsmayıl Şıhlı, Anar, Elçin, Ekrem Aylisli, Sabir Rüstemhanlı, Kemal Abdulla, Mevlud Süleymanlı, Hüseynbala Mirelemov, Sayyad Aran, Reşad Mecid, Elçin Hüseynbeyli, Selim Babullaoğlu, Ayvaz Ellezoğu, Maksad Nur, Günel Anarkızı ve Natavan Demircioğlu gibi Azerbaycan'ın önemli yazarlarının kısa biyografileri ve öyküleri yer almakta.
Sovyet geleneğinin etkisi
Sovyet geleneğinin derin etkisi altında bulunan Azerbaycan edebiyatında yazar hâlâ önemli bir şahsiyet. Yazarların çoğu, ülkelerinin saygın kuruluşlarının başında. Kimi milletvekili, kimi rektör, kimi baş redaktör, kimi ise kamu kuruluşlarında önemli görevlerde. Yazarın saygı gören bir kişi olması Azerbaycan'ın bu alanda bizden oldukça farklı olduğunu göstermekte. Kitaptan edindiğimiz ikinci önemli izlenim ise yazarların sosyalist-gerçekçilik akımını hâlâ aşmamış, hatta aşmaya niyet de etmemiş ürünler veriyor olması. Slavian Üniversitesi rektörü Kemal Abdulla'nın Büyücü adlı romanından alınan fragman dışındaki bütün öyküler sosyal-gerçekçi tarzda kaleme alınmış. Doğrusu bunu bir geri kalmışlık ya da yeni türlere kapalılık olarak görmektense bu durumun olumlu yanlarına, yani klasikleşmiş deyimle bardağın dolu tarafına bakmaya karar verdim.
Pastoral ortamlarda, yoksul köylerde geçim derdine düşmüş küçük insancıklar, işçi yatakhaneleri, Bakü 'ye, Moskova'ya tahsile giden gençler, Karabağ işgali, Sovyetler sonrası yolunu bulmaya çabalayan güzel insanların güzel ülkesi... Ne kadar da uzak düşmüşüz yanıbaşımızda yaşayan bu masallar ülkesinin güzel insanlarına... Dilerim bu kitap bu uzaklığı yok etmek için atılan güzel adımlardan biri olarak algılanır.
HAZAR KIYISINDA YERLE GÖK
Derleyen: Yasemin Bayer, Telos Yayıncılık, 2007, 266 sayfa, 13 YTL
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder