.
Müzeyyen Gönüllü, Cumhuriyet Üniv.
Gönül İçli, Pamukkale Üniv.
C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi
Mayıs 2001 Cilt : 25 No: 1
Özet
Bu araştırmanın konusunu, Denizli ilinde faaliyet gösteren üç tekstil fabrikasında çalışan kadınların aile ve iş ilişkileri oluşturmaktadır. Aynı zamanda,çalışan kadınların demografik nitelikleri, çalışma durumları, aile ilişkileri, çocuğa ilişkin görüşleri, boş zamanlarını değerlendirme biçimleri, gelecekten beklentileri gibi konularda ortak noktalar da belirlenmeye çalışılmıştır.
Araştırma üç fabrikada çalışan kadınların belirlediği evrenden çekilen örnekleme giren kadınlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Veri toplamada anket tekniğinden faydalanılmıştır.
Sonuçta, hem ev kadınlarının hem de çalışma hayatındaki kadınların statüleri ve bu statülerinden kaynaklanan sorunlar ülkenin içinden geçmekte olduğu gelişim süreciyle ilgili olduğu vurgulanmıştır.
Giriş
Kadınların sosyal ve ekonomik kalkınmadan yararlanmaları toplumların gelişmişlik derecesine göre farklılık göstermektedir. Özellikle eğitim, sağlık,istihdam, çalışma hayatı alanlarındaki göstergeler gelişmekte olan ülkelerde kadınların erkeklerin gerisinde kaldıklarını göstermektedir.
Ekonomik açıdan kalkınmış toplumlarda o toplumun insan kaynağının sosyal ve kültürel niteliğini yükselten yatırımlar fazladır. Daha karmaşık ve farklılaşmış bir sosyal yapı içinde bu farklılaşmış kurumların ihtiyacına cevap verebilecek, yeni yapıların gerektirdiği yeni davranış ve rol örüntüsünün geleneksel rollere ilişkin beklentileri ve davranışları değiştirdiği gözlenmektedir. Ancak gelişmekte olan ülkelerde kadının ücretli işte çalışması hedeflendiğinde kadının toplum içindeki geleneksel rolü pek tartışılmadan, böyle bir işi ilave olarak üstlenmesi beklenmektedir. Bunun sonucunda da. gelişmekte olan toplumlarda kadınların çalışma yaşamına katılması,geleneksel rollerinde pek fazla değişime yol açmadan sürdürülmektedir. Benzer biçimde, kadının aile içindeki statüsünde de önemli bir değişim yaşanamamaktadır.
Bu araştırmada, Denizli’de üç ayrı tekstil fabrikasında çalışan kadınlar üzerinde çalışılmıştır. .
1 Kavramsal Çerçeve
Kadınlar dünya kurulduğundan bu yana ilkel toplumlardan gelişmiş toplumlara kadar uzanan toplumsal gelişim süreci içinde ev içi ve ev dışında ekonomik hayata aktif olarak katılmışlardır. Ev içinde aileye yiyecek, giyecek hazırlama, ev dışında yerine göre tarımsal faaliyetlerde yer alma insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte kadının evinin dışında ücret karşılığı çalışması oldukça yenidir.
Günümüzde toplumların gelişmişlik düzeyiyle ilişkili olarak kadınların istihdamı farklı düzeylerde ve farklı koşullarda gerçekleşmektedir. “Kadınların gelişimine yatırım yapmak hem ekonomik, hem de sosyal açıdan önemlidir. Kadınlar güçlendiklerinde ve ‘insan sermayesi’ kazandıklarında bundan hem çocukları, hem de aileleri kazançlı çıkmaktadır. Ayrıca kadınların ekonomiye olan katkıları resmi istatistiklere yansıdığından çok daha fazladır” (Kağıtçıbaşı; 1999:263).
…
Sonuç
Çalışan kadınların iş ve aile ilişkilerinde ortak noktaları bulmayı amaçladığımız çalışmaya ilişkin verilerimizi topluca değerlendirmenin uygun olacağını düşünüyoruz.
Kadınların büyük kısmı evli, genç yaşta, şehir doğumlu ve yaşamının büyük kısmı şehirde geçmiş kişilerdir. Çoğunluğu çekirdek aile üyesi durumunda olan kadınların aile üye sayısı da üç kişide yoğunlaşmıştır. Evlenme yaşları küçük olan kadınların eşleriyle aralarında akrabalık hemen hemen hiç yoktur. Çalışan kadınların, eşlerinin, anne ve babalarının öğrenimleri çoğunlukla ilkokul düzeyinde yoğunlaşmış olup, gelirleri düşüktür ve çoğunlukla kirada oturmaktadırlar.
Kadınların büyük kısmı aile geçimini sağlamaya katkıda bulunma amacıyla çalışmaktadır. Elde ettikleri geliri aile bütçesine dahil ederek ekonomik zorlukları aşmaya çalışmaktadırlar. İş konusunda oldukça esnek davranmakta ve kadınların çalışabilecekleri her işte çalışmaları gerektiğini savunmakta, çocuklu kadınların da eğer ekonomik bir zorluk varsa çalışmasını uygun görmektedirler. Çalışıyor olmaktan memnun olan kadınlar, aynı geliri evde oturarak yapabilecekleri bir işte elde etme yerine, dışarıda çalışarak kazanmayı tercih etmektedirler. İş ilişkilerini genelde iyi olarak değerlendiren kadınlar, çalışma arkadaşlarıyla iş yaşamı dışında da görüşmektedirler.
Kadınların bireylik, ev kadınlığı, akrabalık rollerini tam olmasa da yerine getirdikleri gözlenmiştir. Kadınlar en çok çalışma yaşamının yoruculuğuna bağlı olarak bireylik rolünü oynamakta sıkıntıya düştüklerini belirtmekle birlikte çoğunun ayda en az bir kez görüştüğü arkadaşlarının olduğu belirlenmiştir. Ev kadınlığı ve çalışma yaşamının birlikte yürütülmesi gerektiğini düşünen kadınların çoğu kendilerini başarılı birer ev kadını olarak algılamaktadır. Çalışma yaşamının ev kadınlığı, eşlik, annelik rollerini etkilediğini belirten kadınların işbölümü çerçevesinde daha çok ayrılmış evlilik ilişkisi sürdürdükleri belirlenmiştir. Ailede karar alma sürecinde genelde eşitlikçi bir tutumun varlığı görülmektedir. Akrabalık rolünü de sıkça oynayan kadınlar, akrabalarıyla iyi ilişkiler içersinde olup, ayda bir ya da daha sık görüşmekte, extra ailesel ilişkilerini de daha çok eşleriyle birlikte kurmaktadırlar. Kadınların temel görevinin, kocaları ve çocuklarına bakmak olduğunu düşünmekle birlikte, evlenseler dahi kadınların çalışması gerektiği yönünde görüş belirtmektedirler. Çocukları sevgi kaynağı olarak gören kadınlar kız çocuklar için daha çok kadınsı işler olarak kavramsallaştırılan işleri uygun görürken, erkek çocuklar için daha çok gelir elde edilebilecek meslekleri öncelikli görmektedirler. Gerek kız gerekse erkek çocuklarda aranan özellikler ise daha çok çocuklarda bağımlı bir kişilik yaratmaya uygun olan özelliklerdir. Çocuğun aile mutluluğu için önemli olduğunu düşünen kadınlar kız ya da erkek çocuklarının karşı cinsle arkadaşlığını makul görmektedir. Gelecekte evli olan kızları ya da erkek çocuklarıyla birlikte oturmayı düşünmeyen kadınların, çocuklarını iyi birer insan olarak yetiştirmeyi ve maddi sorunlarını çözümleyebilmeyi arzu ettikleri belirlenmiştir.
Bulgularımızı yukarıda topluca değerlendirmenin ardından, kadınların toplumsal ve ekonomik kalkınmada yerlerini alabilmeleri, kadın istihdam sorununun çözümlenebilmesi açısından genel bazı önerilerde bulunulabilir:
1.Kadınların üretim faaliyetlerine daha yoğun bir biçimde katılabilmeleri için öncelikle kadınların eğitim düzeyi yükseltilmeli, kadınların işgücü arzı açısından önem taşıyan sosyokültürel engeller ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır.
2.Toplumun vereceği destekle çocukluktan başlayarak her düzeyde geleneksel kadın erkek rollerine karşı eşitlikçi bir yaklaşım getiren eğitim anlayışının toplumsallaşmanın tüm araçlarıyla (ailede, okulda, kitle iletişim araçlarında v.b) etkili kılınması kadınların işgücü yaşamında nicelik ve nitelik açısından daha iyi bir konuma ulaşmasına yardımcı olabilir.
3.İş yaşamında kadınlara yönelik kredi, teşvik, vergi muafiyeti v.b. desteklerin sağlanması da kadınların üretken faaliyetlerde yer almasını, çalışma yaşamına girmesini özendirici olabilir. Ayrıca kadın ürünlerinin yurt içi ve yurt dışı pazarlarda tanıtılmasına ve tüketiciye sunulabilmesine de destek verilebilir.
Müzeyyen Gönüllü, Cumhuriyet Üniv.
Gönül İçli, Pamukkale Üniv.
C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi
Mayıs 2001 Cilt : 25 No: 1
Özet
Bu araştırmanın konusunu, Denizli ilinde faaliyet gösteren üç tekstil fabrikasında çalışan kadınların aile ve iş ilişkileri oluşturmaktadır. Aynı zamanda,çalışan kadınların demografik nitelikleri, çalışma durumları, aile ilişkileri, çocuğa ilişkin görüşleri, boş zamanlarını değerlendirme biçimleri, gelecekten beklentileri gibi konularda ortak noktalar da belirlenmeye çalışılmıştır.
Araştırma üç fabrikada çalışan kadınların belirlediği evrenden çekilen örnekleme giren kadınlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Veri toplamada anket tekniğinden faydalanılmıştır.
Sonuçta, hem ev kadınlarının hem de çalışma hayatındaki kadınların statüleri ve bu statülerinden kaynaklanan sorunlar ülkenin içinden geçmekte olduğu gelişim süreciyle ilgili olduğu vurgulanmıştır.
Giriş
Kadınların sosyal ve ekonomik kalkınmadan yararlanmaları toplumların gelişmişlik derecesine göre farklılık göstermektedir. Özellikle eğitim, sağlık,istihdam, çalışma hayatı alanlarındaki göstergeler gelişmekte olan ülkelerde kadınların erkeklerin gerisinde kaldıklarını göstermektedir.
Ekonomik açıdan kalkınmış toplumlarda o toplumun insan kaynağının sosyal ve kültürel niteliğini yükselten yatırımlar fazladır. Daha karmaşık ve farklılaşmış bir sosyal yapı içinde bu farklılaşmış kurumların ihtiyacına cevap verebilecek, yeni yapıların gerektirdiği yeni davranış ve rol örüntüsünün geleneksel rollere ilişkin beklentileri ve davranışları değiştirdiği gözlenmektedir. Ancak gelişmekte olan ülkelerde kadının ücretli işte çalışması hedeflendiğinde kadının toplum içindeki geleneksel rolü pek tartışılmadan, böyle bir işi ilave olarak üstlenmesi beklenmektedir. Bunun sonucunda da. gelişmekte olan toplumlarda kadınların çalışma yaşamına katılması,geleneksel rollerinde pek fazla değişime yol açmadan sürdürülmektedir. Benzer biçimde, kadının aile içindeki statüsünde de önemli bir değişim yaşanamamaktadır.
Bu araştırmada, Denizli’de üç ayrı tekstil fabrikasında çalışan kadınlar üzerinde çalışılmıştır. .
1 Kavramsal Çerçeve
Kadınlar dünya kurulduğundan bu yana ilkel toplumlardan gelişmiş toplumlara kadar uzanan toplumsal gelişim süreci içinde ev içi ve ev dışında ekonomik hayata aktif olarak katılmışlardır. Ev içinde aileye yiyecek, giyecek hazırlama, ev dışında yerine göre tarımsal faaliyetlerde yer alma insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte kadının evinin dışında ücret karşılığı çalışması oldukça yenidir.
Günümüzde toplumların gelişmişlik düzeyiyle ilişkili olarak kadınların istihdamı farklı düzeylerde ve farklı koşullarda gerçekleşmektedir. “Kadınların gelişimine yatırım yapmak hem ekonomik, hem de sosyal açıdan önemlidir. Kadınlar güçlendiklerinde ve ‘insan sermayesi’ kazandıklarında bundan hem çocukları, hem de aileleri kazançlı çıkmaktadır. Ayrıca kadınların ekonomiye olan katkıları resmi istatistiklere yansıdığından çok daha fazladır” (Kağıtçıbaşı; 1999:263).
…
Sonuç
Çalışan kadınların iş ve aile ilişkilerinde ortak noktaları bulmayı amaçladığımız çalışmaya ilişkin verilerimizi topluca değerlendirmenin uygun olacağını düşünüyoruz.
Kadınların büyük kısmı evli, genç yaşta, şehir doğumlu ve yaşamının büyük kısmı şehirde geçmiş kişilerdir. Çoğunluğu çekirdek aile üyesi durumunda olan kadınların aile üye sayısı da üç kişide yoğunlaşmıştır. Evlenme yaşları küçük olan kadınların eşleriyle aralarında akrabalık hemen hemen hiç yoktur. Çalışan kadınların, eşlerinin, anne ve babalarının öğrenimleri çoğunlukla ilkokul düzeyinde yoğunlaşmış olup, gelirleri düşüktür ve çoğunlukla kirada oturmaktadırlar.
Kadınların büyük kısmı aile geçimini sağlamaya katkıda bulunma amacıyla çalışmaktadır. Elde ettikleri geliri aile bütçesine dahil ederek ekonomik zorlukları aşmaya çalışmaktadırlar. İş konusunda oldukça esnek davranmakta ve kadınların çalışabilecekleri her işte çalışmaları gerektiğini savunmakta, çocuklu kadınların da eğer ekonomik bir zorluk varsa çalışmasını uygun görmektedirler. Çalışıyor olmaktan memnun olan kadınlar, aynı geliri evde oturarak yapabilecekleri bir işte elde etme yerine, dışarıda çalışarak kazanmayı tercih etmektedirler. İş ilişkilerini genelde iyi olarak değerlendiren kadınlar, çalışma arkadaşlarıyla iş yaşamı dışında da görüşmektedirler.
Kadınların bireylik, ev kadınlığı, akrabalık rollerini tam olmasa da yerine getirdikleri gözlenmiştir. Kadınlar en çok çalışma yaşamının yoruculuğuna bağlı olarak bireylik rolünü oynamakta sıkıntıya düştüklerini belirtmekle birlikte çoğunun ayda en az bir kez görüştüğü arkadaşlarının olduğu belirlenmiştir. Ev kadınlığı ve çalışma yaşamının birlikte yürütülmesi gerektiğini düşünen kadınların çoğu kendilerini başarılı birer ev kadını olarak algılamaktadır. Çalışma yaşamının ev kadınlığı, eşlik, annelik rollerini etkilediğini belirten kadınların işbölümü çerçevesinde daha çok ayrılmış evlilik ilişkisi sürdürdükleri belirlenmiştir. Ailede karar alma sürecinde genelde eşitlikçi bir tutumun varlığı görülmektedir. Akrabalık rolünü de sıkça oynayan kadınlar, akrabalarıyla iyi ilişkiler içersinde olup, ayda bir ya da daha sık görüşmekte, extra ailesel ilişkilerini de daha çok eşleriyle birlikte kurmaktadırlar. Kadınların temel görevinin, kocaları ve çocuklarına bakmak olduğunu düşünmekle birlikte, evlenseler dahi kadınların çalışması gerektiği yönünde görüş belirtmektedirler. Çocukları sevgi kaynağı olarak gören kadınlar kız çocuklar için daha çok kadınsı işler olarak kavramsallaştırılan işleri uygun görürken, erkek çocuklar için daha çok gelir elde edilebilecek meslekleri öncelikli görmektedirler. Gerek kız gerekse erkek çocuklarda aranan özellikler ise daha çok çocuklarda bağımlı bir kişilik yaratmaya uygun olan özelliklerdir. Çocuğun aile mutluluğu için önemli olduğunu düşünen kadınlar kız ya da erkek çocuklarının karşı cinsle arkadaşlığını makul görmektedir. Gelecekte evli olan kızları ya da erkek çocuklarıyla birlikte oturmayı düşünmeyen kadınların, çocuklarını iyi birer insan olarak yetiştirmeyi ve maddi sorunlarını çözümleyebilmeyi arzu ettikleri belirlenmiştir.
Bulgularımızı yukarıda topluca değerlendirmenin ardından, kadınların toplumsal ve ekonomik kalkınmada yerlerini alabilmeleri, kadın istihdam sorununun çözümlenebilmesi açısından genel bazı önerilerde bulunulabilir:
1.Kadınların üretim faaliyetlerine daha yoğun bir biçimde katılabilmeleri için öncelikle kadınların eğitim düzeyi yükseltilmeli, kadınların işgücü arzı açısından önem taşıyan sosyokültürel engeller ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır.
2.Toplumun vereceği destekle çocukluktan başlayarak her düzeyde geleneksel kadın erkek rollerine karşı eşitlikçi bir yaklaşım getiren eğitim anlayışının toplumsallaşmanın tüm araçlarıyla (ailede, okulda, kitle iletişim araçlarında v.b) etkili kılınması kadınların işgücü yaşamında nicelik ve nitelik açısından daha iyi bir konuma ulaşmasına yardımcı olabilir.
3.İş yaşamında kadınlara yönelik kredi, teşvik, vergi muafiyeti v.b. desteklerin sağlanması da kadınların üretken faaliyetlerde yer almasını, çalışma yaşamına girmesini özendirici olabilir. Ayrıca kadın ürünlerinin yurt içi ve yurt dışı pazarlarda tanıtılmasına ve tüketiciye sunulabilmesine de destek verilebilir.
Makalenin Tamamı (20 Sayfa)
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder