RÖPORTAJ: FAHRİ SARRAFOĞLU
Lise yıllarından itibaren sekiz kez okuduğu Mesnevi’nin iyi
bir pedagoji kitabı olduğunu fark eden Yıldız Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Süleyman
Doğan, tespitlerini kitaplaştırdı. Doğan, Mesnevi’deki hikâyeleri derlediği
“Mesnevi’den Pedagojik Telkinler” kitabını öğrencilerinin ısrarı üzerine kaleme
aldı.
Doğan’a yeni kitabı ile ilgili şu soruları sorduk:
Neden Mevlana’dan örnekler diye soruma
başlamak istiyorum, Mevlana’yı seçmenizin önemli bir sebebi var mı?
Bir kere Mevlana içimizden biridir. İnsan önce kendini yani
kendi dünyasına şekil veren şahsiyetleri bilmesi icap eder. Benim Aksaraylı
olmam itibariyle de toprağımdan olan biri. Yani özel bir yakınlığımda var. Hiç
şüphesiz Hz. Mevlânâ, dünyada farklı din ve kültür mensupları tarafından da
tanınan ve kabul gören önemli bir ilim insanı. Eseri Mesnevi-i Şerif bugüne
kadar birçok dile çevrilip, dünyanın çeşitli yerlerine ulaştı. Bu kıymetli
kitap okuyucusunu kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkarır ve herkes onda
farklı manalar bulur.
Peki, size göre Hz. Mevlana kimdir?
Hz. Mevlânâ’nın hoca yönü var. Birçok eğitimcinin de ondan
alacağı pek çok ders var. Hz. Mevlânâ, Mesnevi’de özellikle insan yetiştiren
öğretmenler için formüller vermiş. Mesela ok ve yay münasebeti. Hz. Mevlânâ
öğrenciyi oka, hocasını ise yaya benzetiyor. Ok ve yay düzgün olmazsa hedefine
varamaz, o yüzden hepsi düzgün olmalı diyor. Keza bal ve süt örneği de aynı
şekilde. Öğrenciyi bala, hocayı da süte benzetip sütün içine karışan balın
nasıl eridiğini anlatıyor. Dolayısıyla Mesnevi ve Divan-ı Kebir eserlerine
pedagoji kitabı, Hz. Mevlânâ’ya ise pedagog denebilir.
Kitabınızdan anladığımıza göre Mevlana
aslındı insanların önce kul ve insan olmasını öğütlüyor bunu biraz açabilir
miyiz?
Mevlana gibi bir hazineyi istedim ki eğitim açısından da
kendisinden öğrenmeğimiz pek çok şey var. Bunların başında kişinin önce kul ve
insan olmasını öğütler. Mevlana’nın eserleri her seviyeden çocuklara okullarda
hikayeleri açıklamalı olarak okutulabilir. Bizim ruh kökümüzü iyi tahlil eden
ve problemlere karşı örneklerle hikaye edip çözüm öneren bir büyük âlim ve aşk
adamıdır. Onun fikirlerinin sekiz asırdan beri taze, duru ve ilgi gösteriliyor
olması onun yolunun ve membaının Hak’tan ve Hz. Peygamberimizden aldığı istikametin
sonucu olduğunu bize gösterir.
Hikâyeleri seçerken neye dikkat
ettiniz?
Bu kitap, uzun soluklu bir çalışmanın ürünüdür. Mesnevi’den
hikâyeler seçerken, bir hayli zorlandığımı söylemek zorundayım. Zira hikâyeler,
bazen bir yerden başlıyor ve hikâye içine hikâye giriyor. İç içe giren bazı
hikâyeleri çıkartarak kısalttım. Çünkü 21. asırda ve internet çağında okumayla
arası açılan günümüz insanları, uzayıp giden hikâyelerden bıkmakta ve hikâye
okumaya fazla zaman ayıramamaktadır.
Kitapta hikâyeleri italik olarak cilt ve beyit numaralarıyla
birlikte sonda verdim. Hikâyelere yorum, görüş, fikir ve telkinleri bu hikâye
çerçevesinde yapmaya çalıştım. Mevlana yaşadığı dönemin iyi bir eğitimcisidir.
Medresede, camide, sohbet meclislerinde hem öğretim faaliyetlerinde bulunmuş
hem de manevî eğiticilik vazifesini yürütmüştür. Bütün yaşamı eğitim ve eğitsel
etkinliklerle geçen Mevlana, bütün eserlerini de bu amaçla yani insanların
eğitimine duyduğu ihtiyaç sebebiyle yazmış veya yazdırmıştır. Mesnevi’nin yazılış
aşamasında da bu amaç açıkça görülmektedir. Özellikle öğretmen ve öğrencilerin
istifade etmesi için yazılmıştır.
Bu yönüyle de Mesnevi didaktik bir eserdir. Bu kitap iki
bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, “Mesnevi ve Pedagoji” başlığı altında
Mesnevi’deki hikâyelerin eğitim metodu açısından tahlili ve Mevlana’nın eğitim
yöntemi örneklerle açıklanmıştır. “Mesnevi Telkin” başlığını taşıyan ikinci
bölümde ise, önce hikâyeye yer verilmiş, ardından da hikâyeye dair özgün
düşünce, yorum ve fikirler ortaya konulmuştur.
Mevlana’nın mesnevisindeki ana amaç
kişinin kendini bulması, kendisini tanıması diyebilir miyiz?
Hz.Mevlana insanın en uzun yolcuğunun şahsın iç yolculuğu
olduğunu zikreder. Şahsi terbiyeye büyük önem verir. O ulu tasavvuf yolunun
yolcusudur.
Mevlana, eğitimi bir ihtiyaç olarak gören ve eğitimin gücüne
inanan biri olarak, eğitimcide bulunması gereken özellikler ve öğretim
yöntemleri ile ilgili olarak ortaya koyduğu sürekli uygulama alanı bulabilecek
görüşleri ile evrensel bir şahsiyet olma özelliği taşımaktadır. Mevlana modern
eğitimde yer alan, “çocuğun benliğini öne çıkarma” düşüncesine ters
düşmemektedir. Mevlana modern görüşten biraz daha ileri giderek, çocuğun gerçek
benliğini yakalayıp öne çıkmasını istemektedir. Bu benlik, eğitim sayesinde
kendini bulacak, eğitimin hür havasında, çocuğun bağımsızlık dünyasında kendini
öne sürecektir.
Modern psikolojide “iç gözlem” metodu olarak adlandırılan bu
metot Mevlana’da, kendini gözleme, kendini anlama ve kendini tanıma olarak yer
alır. Kendine yönelme, nefisle mücadeleyi devreye sokma demektir. Kendi kendini
terbiye etmenin en güzel ve geçerli yolu bireyin kendi nefsiyle mücadele etmesi
anlamına gelmektedir. Kendi kendini eğitmenin bir yolu da kendi kusurlarını
tespit etmektir.
Mevlana’da insan nasıl işleniyor,
insanın önemi nasıl dile getiriliyor?
Mevlana, eğitimi ve eğitim uygulamalarını insan fıtratı
üzerine bina etmiştir. Eğitimin merkezine insanı almış ve her şeyi ona
adamıştır. Mevlana, Mesnevi’de eğitsel uygulamaların kişiye göre değişmesi
üzerinde durmakta, eğitimin bireyselleştirilmesine şu cümlelerle dikkat
çekmektedir. Çocuğa süt yerine ekmek verirsen zavallı yavruyu o ekmek yüzünden
öldü bil. Sonra dişleri çıkınca, kendi kendine onun içi ekmek ister.
Henüz kanadı çıkmayan kuş uçmaya kalkışırsa bir yırtıcı
kedinin lokması olur-gider. Mevlana, Mesnevî’deki bütün fablları, temsilleri,
örnekleri, kıssaları, atasözlerini ve deyimleri eğitsel amaçlarla kullanmıştır.
Bunlar konunun anlaşılmasını kolaylaştırmanın yanı sıra konuya renk katmakta ve
sıkıcılığı bu yolla gidermektedir.
Kitap içinde özellikle anne-babalara
dönük tavsiyelerimiz var mı? Onların da sanırım mutlaka okuması gerekiyor
ki içinde önemli bilgiler var...
Olmaz mı, elbette var. Modern bilim, yaşlılık ve
çocukluk dönemini birbirine benzetir. İkisi de hassas ve kırılgan dönemlerdir.
Yaşlılara şefkat ve merhametle muamele edilmeli. Çünkü bereket onların
üzerindedir.” İnsanoğlunun yaşlandığında hürmet görmesi için çocuklarını
yetiştirirken de dikkatli olması gerektiğini de savunuyor Doğan: “Şu zamanda
kreş eken huzurevi biçer diye düşünüyorum. Çünkü bebek, anne sütü ve anne
kokusuyla büyüyen bir varlık.
Yapılan araştırmalarda, insanoğlunun bir buçuk yaşını
hatırladığı ortaya çıktı. Siz o yaştaki bir bebeği ağlamasına, istememesine
rağmen işe gidip, kreşe bırakırsanız o zaman anne ve çocuk arasındaki o güçlü
bağ gelişmez. Bu bağ kurulmadığı için de çocuk, kendi yaşadıklarının da vermiş
olduğu hissiyatla ileriki yaşlarda anne ve babasını rahatlıkla huzurevine
bırakır.
Mevlana’ya göre, insana en çok zevk veren metot gözlemdir.
Kâinatın sahip olduğu estetik değeri ancak gözlemlerle görebileceğimizi
belirten Mevlana, öğrencisine şu tavsiyede bulunur: “Güzelim sanatına bak,
gönüllere gelen vahyini seyret. Tümden görüş ışığı kesil; ne gelirse
bakış-görüş zevkinden gelir.” Bir şeyin aslı nazarî olarak anlatılamaz. Nazarî
olarak anlatılırsa, o bilgiye dönüşmez, teori olarak kalır. Ama onu aslı
gözlenirse, tüm şüpheler ortadan kalkar. Öyle ise gözlem, şüpheyi gideren çok
önemli bir metot ve yoldur.
Sebepler zinciri, ancak gözlemle bizi kaynağa götürür.
Eğitimciler, öğrencilerine gözlem yaparak görebilmeyi öğrencilerine
öğretmelidirler. Mevlana, öğretmeni Tebrizli Şems’inden bunu istemektedir.
Eğitimci öğrencisinin gözü ve görüşü olmalıdır. Mevlana, hakikate ulaşmak için
gerçek olmayandan şüphe etmeyi doğru görmektedir. Descartes’ın ifadesiyle “metodik
şüphe” diyoruz. Mevlana bunu asırlarca önce fark etmiş, bazen şüphenin insanı
gerçeğe ulaştıracak yollardan biri olacağını savunmuştur.
Mevlana’nın eğitim anlayışında değişim hayatın bizzat
kendisidir. Fert ve toplum olarak hayatı sürdürmenin, hayatta kalmanın canını
teşkil etmektedir. Ona göre, değişime uğramayan ve değişime gönül vermeyen bir
eğitim, fert ve toplumları yıkılmaya mahkûm eder, zehirler, kirletir ve
karanlıklara gömer. Onun içindir ki Mevlana, baharın yeryüzüne getirdiklerinin
bir benzerini eğitimin insan hayatında meydana getireceğini ısrarla
savunmaktadır.
Değişim açısından eğitimin gücüne değinen Mevlana şu misali
vermektedir: “Gübre bostanın gönlüne girip yok olur, pislikten kurtulur. Kavun
veya karpuzun lezzetli olur ve lezzeti artırır. Sen de pislikten kurtulursan
yücelir ve mutluluğa erersin.” Burada Mevlana eğitim yoluyla yanlış davranış
sergileyen insanların doğru yola gelebileceğini işaret etmektedir
Kitap her yaşın okuması gereken bir
kitap diyebilir miyiz bu arada gençlerin de elinden düşürmemesi gereken bir
kitap hatta öğretmenlerimizin de özellikle okuması gerek...
Bu kitap her seviyeden insanların okuyup anlayacağım bir
şekilde kaleme aldım. Elbette öğrenciler, öğretmenler ve ebeveynlerin de
okuduğunda anlayacağı ve bundan ibret alacağı hikayeyi bulacaklardır. Sade bir
dil kullandım ve adeta bir Mesnevi okuma kitabı gibi de algılanabilir.
“Mesnevî Kültürü” kültürümüzün temellerindendir. Eğitim,
sanat, dinî ve sosyal hayatımızın hemen her safhasında Mesnevî ve Mevlana
izlerini bulmak mümkündür. Mevlana’nın hemen her inancını dile getirirken
kullandığı argümanlar, onun güçlü ve özlü bir bilgiye, derin bir hikmete,
günlük hayattan sade ancak meselenin bamtelini yakalayan hassas bir çağrışım
kabiliyetine, kuvvetli bir çözüm gücü ve duyguya, yer yer empatik, psikolojik
tahlillere, derin bir sezişe, orijinal görüş ve buluş kudretine ve eleştirel
bakış tarzına sahip güçlü bir sima olduğunu göstermektedir.
Kendine özgü, orijinal fikirlerinin yanında, genel çizgi
itibariyle düşüncelerine İslam tasavvufundan referanslar gösterilebileceği
kabul edilebilir. Kâinattaki varoluşu fena haliyle elde edilen birlik şuuruyla
izah eder. Kötülük problemi karşısında tavrı ne tam optimist ne de tam bir
pesimisttir.
O, kötülüğün realitesini inkâr etmemesine rağmen, kötülük ve
iyilikle ilgili hükümlerimizin çoğunun izafi olduğuna dikkat çeker. İslam
düşüncesindeki insanın sonsuzluk mahiyetini ruh kelimesiyle temsili Mevlana’da
da görülmektedir. Mevlana da insanı makro âlemin, mikro bir nüvesi olarak görür
ve onun potansiyelini ve hedefini sûfî düşüncesindeki insan-ı kâmil kavramıyla
izah eder.
Son olarak okuyucuya dönük mesajımız
nedir hocam?
Mevlana, Mesnevî’nin daha bağlanıcında insanın eğitime
duyduğu ihtiyacı belirtir ve eserini bunun üzerine temellendirir. İnsan dünyaya
bu hamlıkla ve noksanlıklarla gelir. Mevlana’nın amacı da bu eksikliklerin
giderilmesi ve insanın hak ettiği değeri kazanmasıdır. Mevlana‘da eğitimin
amacı, insanın eksikliklerini gidermesi ve sahip olduğu yetenekleri mükemmel
hâle getirerek Allah’a yakın olmasıdır.
İslam bilgesi Hz. Mevlana, ölümsüz eseri Mesnevi ile
asırlardan beri insanlığın aklını ve kalbini aydınlatıyor. Onun bilgi ve
hikmetle yoğrulmuş ışığı, sayısız yazar ve ozana ilham kaynağı olmaya devam
ediyor. Günümüze kadar birçok dile çevrilen Mesnevi, evrensel değerler
hazinesidir. Böylesine bir hazinenin insanlığa ahlak, eğitim ve pedagoji
açısından yararlı olması için bu kitap yazıldı.
Mevlana’nın eserlerinden anlaşılıyor ki, kendisi iyi bir
pedagog, Mesnevi adlı şaheseri de bir ahlak ve pedagoji kitabıdır. Mevlana,
yaşadığı dönemin yenileyicisi ve etkin bir eğitimcisidir. Mevlana, yetkin
kişiliğiyle medresede, camide, sohbet meclislerinde hem öğretim faaliyetlerinde
bulunmuş hem de manevi eğiticilik vazifesini yürütmüştür.
Mevlana, eğitimin insanın yaratılış gerçeği üzerine
kurulmasını, kişilerin tabiatlarındaki sanat ve hünerleri geliştirmesini ve
onların olgun gönüllerinin hizmetine sunulmasını istemektedir. Mevlana iyi bir
cemiyet adamı olması münasebetiyle eğitim ve iletişime olduğu kadar terbiye ve
hoşgörüye de ayrı bir önem vermiştir. Mesnevi’den Pedagojik Telkinler isimli bu
eserin kaleme alınmasındaki gayem; kişinin bu irfan hazinesinden gereği gibi
zevk alması, ruhen aydınlanması, manen huzura kavuşmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder